Yapacağınız diğer iletişim türlerinden farklı olarak, müzakere; belirli bir hedefe ulaşabilmeniz için yapılandırılmıştır. Sonuç bazen başarı bazen de başarısızlıktır. Amacı, bir anlaşmaya ulaşmaktır. Tüm çaba, avantaj sağlamak içindir.
Taktikler, stratejiler, blöfler bir yana, müzakerede başarılı olmak için çok önemli bir kural, müzakereye her zaman hazır olmaktır. Her şey müzakere edilebilirdir. “Alışveriş merkezimiz, aracınıza gelecek zararlardan sorumlu değildir”, “Çalınan eşyalardan, müessesemiz sorumlu değildir”, ya da bir internet ilanında arabasını satan kişinin “pazarlıksız son fiyattır” cümlesi gibi her yer müzakere yapmamamız için bizi yönlendirse de, talep etmezseniz hiç bir şey alamayacağınız da, aşikardır.
Bazen de çevremizdekiler bize müzakere etmeye çalıştığımız için kızar, bozulur ya da bizi kaba bulurlar. Kaç kere, bir restorana girdiğinizde, tuvaletin yanındaki masaya, başka masa olup olmadığını sormamak için, oturmak zorunda kaldınız? Ya da kaç kere, internetten rezervasyon yaptığınız oda resimlerde gayet büyük gözükmüşken, check-in sonrası odaya yerleştiğinizde gerçekten küçük bir odada kalmaya, sırf daha büyüğünü talep etmekten çekindiğiniz için razı oldunuz?
Ne yazık ki bize söylenen/sunulan her şeyi, kanunmuş gibi alıp sesimizi çıkartmaya korkuyoruz. Sırf etiketinde öyle yazıyor diye, o televizyonu o fiyata almamız gerektiğini düşünüyoruz. Oysa ki müzakereci olmak, bazen karşı gelmek, hemen kabul etmemektir. Daha fazlasını, daha iyisini isteme hakkınız her zaman vardır. Ama istemezsek, talepte bulunmazsak, hiç bir şekilde sahip olamayız.
Bahisleri biraz daha artırayım mı? İlkokulda, testleri çözerken, çizginin dışına taşırmayın, resim yaparken ağacın gövdesini kahverengi, yapraklarını da yeşil yapın, ya da konuşmak için önce söz isteyin gibi cümleler bize hep toplum/okul/eğitim sistemi tarafından öğretilen ve beynimize kazınan kurallardır. Kurallarla yaşarız.
Bu tip kurallar tabi ki belirli bir amaca hizmet etmektedir. Bununla beraber, bilinçaltımıza kurallara her zaman uymamız gerektiği bilgisi yerleşince, müzakere konusunda sorun yaşamaya başlıyoruz.
Yetişkin halimizle bizden, belirli yerlerdeki çöp tenekelerine çöp atmamamız, belirli yerlere park etmememiz, çimlere basmamamız, o kapıdan girmememiz gibi kurallara uymamız beklenir. “Keşke treni tercih etseydim” diye düşündüğünüz, havayolu bileti iptal kuralları, elimizi kolumuzu bağlar. Seyredeceğimiz çevrimiçi videoların hemen hepsinde, kimlerin o videoyu seyredip, kimlerin seyredemeyeceği konusunda uyarılar en baştan bize sunulur. İmzaladığımız telefon hattı satın alma, kredi ya da kredi kartı sözleşmelerinde neler yazıyor acaba?
Tüm bu nedenlerden dolayı, sorgulamalısınız, mümkünse aklınıza yatmayan her şeyi! Spor salonunu gezdikten sonra, size sunulan yıllık üyelik bedeli, acaba gerçekten 24 saat için mi geçerli? Ben size, park yapılmaz tabelasının altına, arabanızı gönül rahatlığı ile koyun demiyorum. Ama sorgulayın, araştırın diyorum. Müzakereci olmak kuralları hemen, en baştan, kabul etmemek demektir.
Üzülerek söylememde yarar var, göğsünde kocaman harflerle ismi yazan ya da bankonun arkasında sesini zar zor işittiğimiz kişi ile müzakere etmeye çalışırsanız işiniz gerçekten çok zordur. Çünkü doğru kişi onlar değildir. Gerçek karar vericiye ulaşmanız gerekmektedir. Ama sizin o kişiye ulaşmanızı engellemek için, sistem size, işinde başarılı “kapı bekçileri” de sunabilir. Onları bir an evvel geçip pas geçip, doğru kişiye ulaşmalısınız.
Doğru kişiye ulaştığınızda da aklınızdan çıkarmamanız gereken iki konu var. Öncelikle, lütfen sakinliğinizi koruyun, çünkü o yetkili kişi bir de sizin olumsuz tavırlarınız ile baş etmek zorunda kalmasın. İkinci olarak da, mümkün olduğunca baş başa müzakere etmeye çalışın. İnsanlar, herkesin ortasında, size istediğiniz indirimi vermek istemeyebilirler.
Comments